Blog

Galataport Jazz 2025’te Elif Çağlar ile Boğaz’da harika bir yaz akşamı sizi bekliyor. Ücretsiz konserle caz ve sanat dolu anlara hazır olun!
Furkan | 4 Haziran 2025 | 0 Comments

Harika bir yaz Galataport Jazz 2025 akşamı için: Elif Çağlar

Elif Çağlar ile Cazın Zarif Yüzü Galataport’ta

Galataport Jazz 2025’te Bir Yaz Akşamı ve Büyüleyici Ses

İstanbul’un yaz akşamlarını güzelleştiren, müziğin en incelikli hâlini şehre taşıyan Galataport Jazz 2025, unutulmaz anlara sahne olmaya devam ediyor. Boğaz kıyısında sanatla dolu günler sunan bu eşsiz festivalin en zarif duraklarından biri, kuşkusuz Elif Çağlar’ın sahne aldığı an oldu.

Cazın Türkiye’deki en güçlü kadın vokallerinden biri olan Elif Çağlar, sesindeki teknik güçle duygusal derinliği birleştirerek izleyicilere yalnızca bir konser değil, adeta ruhla dokunan bir müzik terapisi sundu. Bu yazıda, Galataport Jazz 2025’in ikinci gününde yaşanan bu özel performansa, mekânın büyüsüne, İstanbul Jazz Festival atmosferine ve müziğin zarif detaylarına odaklanacağız.


Galataport Jazz 2025: Boğaz’da Sanat, Şehirde Ritim

Galataport İstanbul, şehrin kültürel ritmini yeniden tanımlayan bir cazibe merkezi. Doğuş Meydanı’nda düzenlenen Galataport Jazz 2025, 14–15 Haziran tarihleri arasında sanatseverleri bir araya getirdi. Üstelik tüm konserler ücretsiz ve herkese açık olarak organize edildi.

Festival boyunca Galataport, yalnızca konserlerin değil; aynı zamanda İstanbul’un ruhunun, mimarisinin ve sanatla iç içe geçmiş gündelik yaşamının da sahnesi hâline geldi. istanbuljazzfestival.com adresinden erişilebilen program sayesinde, ziyaretçiler festival akışını önceden planlayabildi, favori sanatçılarını yakından takip etti.


Elif Çağlar Kimdir? Zarafetin ve Ustalığın Sesi

Elif Çağlar, yalnızca Türkiye’nin değil; Avrupa caz sahnesinin de tanınan vokallerinden biri. İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Bölümü mezunu olan Çağlar, yüksek lisansını caz vokal üzerine Queen’s College – The City University of New York’ta tamamladı. Amerika’da geçirdiği eğitim yıllarında Sheila Jordan gibi caz efsaneleriyle çalışarak sahne deneyimini ve teknik bilgisini derinleştirdi.

Türkiye’ye dönüşüyle birlikte birçok caz projesinde yer alan sanatçı, hem solo albümleriyle hem de sahnedeki canlı performanslarıyla büyük beğeni topladı. Galataport Jazz 2025 performansı ise onun doğrudan, sade ama etkileyici caz tarzının Boğaz kıyısında yankılandığı en özel anlardan biriydi.


Sahne Kuruluyor: Galataport’ta Gün Batımıyla Gelen Melodi

15 Haziran 2025 Pazar günü, güneş batarken Doğuş Meydanı’nda hazırlıklar başlamıştı. Sahne sade ama zarif bir şekilde tasarlanmıştı; arka planda Boğaz’ın mavisi, sahnede mikrofon ve piyano. Elif Çağlar’ın sesi duyulmadan önce bile ortamda bir huzur hâkimdi.

Saatler ilerledikçe kalabalık arttı. Elif sahneye adım attığında, alkışlarla birlikte bir sessizlik çöktü. Konser başlamıştı. Ama bu sadece bir konser değildi; bu, bir yaz akşamının hafızalara kazınan notalara dönüşmesiydi.Galataport Jazz 2025’te Elif Çağlar ile Boğaz’da harika bir yaz akşamı sizi bekliyor. Ücretsiz konserle caz ve sanat dolu anlara hazır olun!


Repertuar: Klasikler, Özgünlük ve Doğaçlamayla Harmanlanmış Bir Yolculuk

Elif Çağlar’ın performansı, geleneksel caz repertuarından özgün parçalarına kadar uzanan geniş bir seçkiyle örülmüştü.

  • “Nature Boy” ve “Round Midnight” gibi klasikler;

  • Elif’in kendi besteleri olan “Misfit”, “The Music”, “A Misfit But I Fit” gibi parçalar;

  • Ve gecenin sürprizi olarak, Türkçe doğaçlamalar…

Sanatçının vokal kontrolü, sahne karizması ve dinleyiciyle kurduğu bağ, müziği salt bir performanstan çıkarıp ortak bir deneyime dönüştürdü. Sahneye yakın olanlar gözyaşlarını gizleyemedi; uzakta oturanlar ise her nota ile sanki yakındaymış gibi hissetti.


Galataport’un Sahneye Katkısı: Sanatla Yükselen Mimari

Konserin geçtiği Doğuş Meydanı, akustik özellikleri ve doğal ortamıyla benzersizdi. Boğaz’dan gelen hafif meltem, notaları nazikçe taşıyordu. Her nota, tarihi binaların taş cephelerinden sekip izleyicinin kalbine ulaşıyordu.

Çevredeki sanat galerileri, sokak sanatçıları, restoranlar ve tasarım mağazalarıyla Galataport, yalnızca bir konser alanı değil; bir kültürel karşılaşma merkezi hâline geldi.

Bu deneyim, yalnızca müziği duymak değil; müziği yaşamak, görmek, koklamak, dokunmak anlamına geliyordu.


İstanbul Jazz Festival ile Uyumlu Bir Vizyon

İstanbul Jazz Festival, her yıl sunduğu yenilikçi vizyonla İstanbul’u cazın küresel merkezlerinden biri hâline getiriyor. Galataport Jazz, bu vizyonun bir uzantısı olarak, müziği yalnızca salonlara hapsetmiyor; şehri sahneye çeviriyor.

Elif Çağlar’ın zarif sahnesi, bu anlayışın güçlü bir örneğiydi. Kadın müzisyenlerin daha görünür olduğu, genç caz dinleyicilerinin teşvik edildiği ve sanata erişimin kolaylaştırıldığı bir ortam yaratıldı.


Festival Katılımcılarından Yorumlar

“Elif’in sesi ruhuma işledi. Bazen sadece dinlemek değil, hissetmek gerekiyor.”
– Nihan K., 27, Kadıköy

“Cazla ilk kez bu kadar yakın oldum. Galataport’un atmosferi, müziği anlamamı kolaylaştırdı.”
– Murat A., 42, Sarıyer

“İstanbul Jazz Festival’in ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Elif Çağlar gibi değerli seslerin hak ettiği sahnelerde olması muazzam.”
– Merve Y., 33, Beşiktaş


istanbuljazzfestival.com ile Dijital Takip

Festivalin tüm detayları, sahne saatleri, sanatçı biyografileri ve ulaşım bilgileri, istanbuljazzfestival.com üzerinden yayınlandı. Elif Çağlar’ın sahne alacağı bilgisi önceden duyurulmuş, hatta dinleyicilere özel olarak hazırlanan etkinlik bültenlerinde onun geçmiş performanslarından videolar ve röportajlar da paylaşılmıştı.

Bu sayede seyirciler, konsere hazırlanarak gelmiş, sanatçıyla daha derin bir bağ kurabilmişti.


Ulaşım, Konfor ve Erişilebilirlik

Galataport Jazz 2025 boyunca tüm alanlar erişilebilirlik standartlarına uygun şekilde tasarlanmıştı. Özellikle yaşlı ve engelli bireylerin konser alanına rahatça ulaşabilmesi için yürüyüş yolları, oturma alanları ve yönlendirme tabelaları dikkat çekiciydi.

Ulaşım ise şu şekilde sağlandı:

  • Tramvay: Tophane durağında inen katılımcılar yürüyerek konser alanına ulaştı.

  • Vapur: Kadıköy ve Beşiktaş’tan gelen ziyaretçiler Karaköy iskelesinden yürüyerek ulaştı.

  • Metro: Şişhane ve Karaköy durakları en yakın bağlantı noktalarıydı.


Galataport’ta Yaz Akşamı: Hafızalara Kazınan Notlar

Bu konserden geriye yalnızca sesler kalmadı. Rüzgârın taşıdığı notalar, izleyicilerin hafızasında unutulmaz bir anıya dönüştü. Belki bir şarkı sözü, belki bir doğaçlama; belki sadece Elif Çağlar’ın göz göze geldiği o bir saniyelik sessizlik…

O gece cazın zarif yüzü, İstanbul’un kalbinde, Boğaz’ın kıyısında hayat buldu. Galataport Jazz 2025, bu performansla bir kez daha gösterdi ki; müzik, şehirle, manzarayla, insanla bir bütün hâline geldiğinde gerçek bir sanat deneyimine dönüşür.


Seneye Aynı Sahne, Aynı Heyecan

Elif Çağlar ile yaşanan bu unutulmaz an, Galataport Jazz 2026 için şimdiden beklentileri artırdı.

📍 Galataport – Doğuş Meydanı
🎷 İstanbul Jazz Festival Resmî Sitesi: istanbuljazzfestival.com
💬 Festival anılarını paylaş, yeni programları ilk sen öğren.

Galataport Jazz 2025’te Yaz Akşamlarına İmza

İstanbul’un Kalbinde Müzik ve Manzaranın Buluşması

İstanbul’un ritmini, tarihiyle ve Boğaz’la bütünleşen modern dokusuyla yeniden şekillendiren Galataport, bir kez daha sanatın merkezine dönüştü. 14–15 Haziran 2025 tarihleri arasında düzenlenen Galataport Jazz 2025, müziğin evrensel diliyle şehri sarmalayan unutulmaz anlara ev sahipliği yaptı. Bu eşsiz açık hava etkinliği, caz severlere sadece müzik değil, aynı zamanda hafızalara kazınacak bir yaz akşamı deneyimi sundu.

Yaz aylarının sıcağını, deniz meltemiyle hafifleten Boğaz manzarasında, uluslararası sanatçılar sahne aldı, müzik Galataport’un sokaklarına yayıldı. Özellikle İstanbul Jazz Festival iş birliğiyle zenginleşen içerik, etkinliğe uluslararası caz sahnesinden de ilgi kazandırdı.

Bu yazıda, Galataport Jazz 2025’in etkileyici atmosferini, sahne alan sanatçıları, Doğuş Meydanı’nın büyüleyici dekorunu ve İstanbul’un müzikle nasıl bütünleştiğini derinlemesine inceleyeceğiz.


Galataport Jazz 2025: Boğaz’da Müzikal Yolculuk

İki gün boyunca süren bu ücretsiz caz festivali, İstanbul’un kültür sanat haritasında özel bir iz bıraktı. Galataport İstanbul’un Doğuş Meydanı’nda gerçekleşen konserler, farklı yaş gruplarından binlerce izleyiciyi bir araya getirdi.

Galataport Jazz 2025, yalnızca konserlerden ibaret değildi. Aynı zamanda bir buluşma noktası, yeni keşiflerin, sosyal etkileşimin ve şehir hayatının sanata dönüşmesiydi. Galataport’un çağdaş mimarisi, tarihî yapılarla iç içe geçen özgün atmosferi, caz notalarıyla yeniden şekillendi.

Festivalin Temel Özellikleri:

  • Tarih: 14–15 Haziran 2025

  • Yer: Galataport İstanbul, Doğuş Meydanı

  • Giriş: Ücretsiz ve herkese açık

  • Organizasyon: İstanbul Jazz Festival iş birliğiyle

  • Detaylı program: istanbuljazzfestival.com


Açılış Gecesi: Selen Beytekin ile İstanbul’un Ruhuna Dokunuş

Festivalin ilk akşamı, Türkiye caz sahnesinin güçlü vokali Selen Beytekin’in performansıyla başladı. Boğaz’ın üzerine alçalan akşam güneşiyle birlikte başlayan konser, dinleyicilerde derin bir duygusal etki bıraktı.

Selen Beytekin’in sahnesi, sadece caz değil; soul, funk ve klasik Türk ezgilerinin de zarif dokunuşlarla harmanlandığı bir bütünlük taşıyordu. Vokaliyle sadece kulaklara değil, yüreklere de seslenen sanatçı, Galataport Jazz 2025’in duygusal açılışını gerçekleştirdi.


Geceye Derinlik Katan İsim: Oscar Jerome

Açılışın ardından sahne alan Oscar Jerome, enerjisi ve doğaçlama tekniğiyle geceye yeni bir ivme kazandırdı. Londra caz sahnesinin parlak isimlerinden olan Jerome, gitar performansıyla Galataport’un mimari yapısını adeta sesle ördü.

Performansı sırasında zaman zaman İstanbul’a selam gönderen sanatçının, izleyicilerle kurduğu bağ dikkat çekiciydi. Özellikle “Gravitate” parçasıyla seyircilerin telefon ışıklarını havaya kaldırdığı an, festivalin görsel hafızasına kazındı.


İlk Günün Finali: Benjamin Clementine ile Sahne Sanatı

Benjamin Clementine, bir caz festivalinde sahne alıp aynı zamanda bir tiyatro gösterisi sunmayı başaran nadir sanatçılardan biri olarak öne çıktı. Şiirsel sözleri, piyano eşliği ve dramatik anlatımıyla sahneye büyü kattı.

Festival alanındaki sessizlik, dinleyicilerin sadece müziği değil, sözlerin ardındaki derinliği de hissettiğini gösteriyordu. Clementine’nin “Condolence” parçasını Boğaz’a karşı seslendirdiği an, sadece Galataport Jazz’ın değil; İstanbul’un yaz mevsimindeki en özel gecelerinden biriydi.


15 Haziran: Kadın Vokaller, Uluslararası Sahne

İkinci gün ise kadın vokallerin hâkimiyetindeydi. Gerek Türk sahnesinden Elif Çağlar gerekse İngiltere’den Emma Smith, zarif sesleriyle festivalin duygusal dozunu zirveye taşıdı.

Elif Çağlar: Türk Cazının Parlayan Yıldızı

Elif Çağlar’ın sahnesi, cazın kadın sesiyle ne kadar güçlü bir biçimde yorumlanabileceğini kanıtladı. Sanatçının sahneye taşıdığı “Misfit” ve “A Misfit But I Fit” parçaları, hem bireysel müzikal arayışları hem de kolektif duyguları anlatıyordu.

Emma Smith: Londra’dan İstanbul’a Bir Selam

Emma Smith, İngiliz zarafetini ve cazın evrenselliğini İstanbul sahnesine taşıdı. Dinleyicilere zaman zaman Türkçe kelimelerle hitap etmesi, coşkunun dozunu artırdı.


Kapanış: Richard Bona ile Ritmin Evrensel Dili

Festivalin son ismi Richard Bona, adeta tüm festivalin özetini attığı notalarla yaptı. Sadece bir müzisyen değil; sahnede bir öğretmen, bir anlatıcı, bir kahkaha kaynağıydı. Kamerun kökenli sanatçı, sahnede yalnızca müzik yapmadı, izleyiciyi coşkuyla dansa da davet etti.

Bona’nın sahnesi boyunca Doğuş Meydanı’nda yer bulamayan insanlar kaldırımlara oturdu, restoranlardan dışarı sarktı, bazıları Galataport binasının terasından izledi.

Festivalin son notası çalındığında, Boğaz’da kısa süreli bir sessizlik oldu. Bu sessizlik, yazın hafızalara kazınan son dokunuşuydu.


Galataport’un Sahneye Katkısı: Mimari ve Deneyim

Festivalin başarılı geçmesindeki önemli etkenlerden biri de Galataport İstanbul’un mekânsal avantajlarıydı. Geniş yürüyüş alanları, doğal sahne akustiği, denizle bütünleşen manzara ve Boğaz’a bakan mimari çizgiler, etkinliği unutulmaz kıldı.

Ziyaretçiler şunları deneyimledi:

  • Konser öncesi galeri gezileri

  • Sahne öncesi yeme-içme deneyimi

  • Sanat atölyelerine katılım

  • Deniz kenarında gün batımında bekleme alanları


İstanbul Jazz Festival ile Güçlenen Kimlik

İstanbul Jazz Festival, her yıl sunduğu programla müziği şehre yayma misyonunu taşıyor. Galataport Jazz 2025 ise bu misyonun bir parçası olarak, cazı halka ulaştırmanın en estetik yollarından biri oldu.

Festival boyunca istanbuljazzfestival.com üzerinden sunulan içerikler, ziyaretçilere programı kolay takip etme, sanatçılar hakkında bilgi edinme ve sahne saatlerini planlama olanağı sundu.


Ziyaretçilerden Geri Bildirimler

“Richard Bona ile dans ettik, Emma Smith ile ağladık. Böyle bir festival bir şehirde yılda bir olur.” – Ayşe K., 31

“Ailecek geldik. Çocuklar için de alanlar vardı. Galataport tam bir kültür merkezi olmuş.” – Hüseyin E., 42

“Cazı bu kadar sevdiğimi bilmiyordum. Şimdi her yaz bekleyeceğim.” – Melis T., 24


istanbuljazzfestival.com ile Dijital Takip

Festivalin resmî programı, sanatçı bilgileri ve sahne saatleri istanbuljazzfestival.com üzerinden yayınlandı. Bu site, etkinliğe katılan herkesin kılavuzu hâline geldi. Festival sonrası paylaşılan fotoğraflar, röportajlar ve videolar, dijital bellekte festivalin kalıcı iz bırakmasını sağladı.


Seneye Yeniden: 2026 İçin Şimdiden Heyecan Var

Galataport Jazz 2025, İstanbul’da kültür-sanat etkinlikleri arasında artık sabit bir yer edinmiş durumda. Etkinlik bitmeden sosyal medyada binlerce kişi “Seneye de buradayız!” mesajlarını paylaştı.

Sanatla dolu yaz akşamlarına imza atan bu etkinlik, cazın evrensel diliyle İstanbul’un ritmini birleştirdi. Boğaz’ın kıyısında yankılanan her nota, bir sonraki yazın da müjdecisi oldu.

İstanbul Jazz Festival Ruhu Galataport’ta Hayat Buluyor

Sanatın Kalbi Boğaz’a Taşındı: Galataport Jazz 2025

İstanbul’da müziğin, sanatın ve Boğaz’ın nefes kesici manzarasının birleştiği eşsiz bir deneyim: Galataport Jazz 2025. İstanbul’un kültürel mirasını çağdaş bir yorumla geleceğe taşıyan Galataport İstanbul, bu yıl bir kez daha İstanbul Jazz Festival ruhunu en canlı haliyle yaşattı.

14–15 Haziran 2025 tarihlerinde Doğuş Meydanı’nda gerçekleşen bu özel festival, İstanbul’un kalbinde, cazın evrensel diliyle bir araya gelen binlerce insanı buluşturdu. Müziğin birleştirici gücünü, sanatın dönüştürücü etkisini ve Boğaz’ın eşsiz ambiyansını aynı potada eriten bu etkinlik, İstanbul’un yazına damgasını vurdu.

Bu yazıda, Galataport Jazz 2025’in büyüleyici atmosferini, sahne alan uluslararası sanatçıları, İstanbul Jazz Festival kimliğinin nasıl Galataport’ta hayat bulduğunu ve tüm bu deneyimin neden unutulmaz olduğunu detaylı şekilde ele alıyoruz.


Galataport Jazz: Cazın İstanbul’a Açılan Modern Kapısı

Galataport Jazz, yalnızca bir müzik festivali değil, aynı zamanda kültür, mimari, şehir yaşamı ve toplumsal birlikteliğin de güçlü bir yansımasıdır. İstanbul Jazz Festival’in dinamik ruhu, bu yıl Galataport’un modern çizgileriyle birleşerek hem geçmişe selam duran hem de geleceğe ilham veren bir etkinliğe dönüştü.

Festivalin gerçekleştiği Doğuş Meydanı, mimari estetiği, açık hava sahne düzeni ve Boğaz’ı gören geniş sosyal alanlarıyla adeta caz için inşa edilmişti. Üstelik tüm konserlerin ücretsiz ve halka açık olması, bu kültürel şöleni daha da kapsayıcı kıldı.


İstanbul Jazz Festival’in DNA’sı Galataport’ta Yeniden Yazılıyor

1994 yılından bu yana şehrin en önemli müzik etkinliklerinden biri olan İstanbul Jazz Festival, her yıl farklı mekanlarda farklı duygularla izleyicilere ulaşıyor. Ancak Galataport, bu deneyimi başka bir boyuta taşıdı. Çünkü burada müzik, sadece işitilen değil; aynı zamanda yaşanan, hissedilen ve mimariye, manzaraya, kente dokunan bir deneyim hâline geldi.

Galataport’un Farkı:

  • Boğaz’a açılan geniş sahne önü alanları

  • Modern kentsel mimari içinde caz armonisi

  • Etkinliğe gelen yerli ve yabancı turistlerin bir araya gelmesi

  • Açık hava konser kültürünün profesyonel şekilde sahnelenmesi

  • istanbuljazzfestival.com üzerinden anlık program ve sanatçı takibi


Açılış Gecesi: Selen Beytekin’in Sesiyle Başlayan Büyü

Festivalin ilk gecesi Selen Beytekin’in sahne almasıyla başladı. Türkiye caz sahnesinin güçlü vokallerinden biri olan Beytekin, hem profesyonel performansı hem de sahne enerjisiyle Galataport Jazz 2025’in duygusal zeminini oluşturdu.

Boğaz’dan gelen hafif esintiyle birleşen sesi, sahnede izleyenleri adeta transa soktu. İstanbul Jazz Festival’in çok yönlülüğünü temsil eden bu performans, festivalin her yaş grubuna ulaşabilen evrensel karakterini gözler önüne serdi.


Oscar Jerome ile Geceye Ritim Katmak

İkinci sahneye çıkan isim Oscar Jerome, Londra caz sahnesinin genç ve enerjik temsilcisi olarak Galataport Jazz’ın ritmini belirledi. Funk, soul ve cazı doğaçlamalarla harmanlayan Jerome, festivalin modern kimliğine net bir vurgu yaptı.

Performans sırasında Boğaz kıyısındaki kalabalığın dans ettiğini görmek, sadece konser değil, bir toplu sanat deneyimi yaşandığının da göstergesiydi. Galataport’un bu doğrudan katılıma izin veren açık yapısı, İstanbul Jazz Festival ruhunun toplumsal yansımasını sundu.


Benjamin Clementine: Şiir, Tiyatro ve Müzik Arasında Bir Yolculuk

İlk gecenin kapanışını gerçekleştiren Benjamin Clementine, sahneye sadece bir sanatçı değil, bir öykü anlatıcısı olarak çıktı. Piyanosunun başında, İstanbul’un tarihi dokusunu selamlayan bir anlatımla başladığı performansı; şiirsel derinlik, dramatik sahne kullanımı ve minimalist estetikle birleştirdi.

Sahne, Galataport’ta sadece notaların değil; duyguların, hikâyelerin ve kimliklerin de dolaştığı bir alan hâline geldi. Bu yönüyle İstanbul Jazz Festival’in “müzik ötesi” anlayışı burada tam anlamıyla vücut buldu.


İkinci Gün: Kadın Seslerin Galataport’u

Festivalin ikinci günü ise kadın caz vokallerinin ön planda olduğu zarif bir akşamdı. Elif Çağlar, Emma Smith ve kapanışta Richard Bona, bu eşsiz günün kahramanları oldu.

Elif Çağlar: Türk Cazının Uluslararası Yüzü

Sahneye kendine özgü zarafetiyle çıkan Elif Çağlar, klasik caz standartlarından kendi bestelerine uzanan geniş repertuarıyla izleyicileri büyüledi. İstanbul Jazz Festival’in yeni nesil temsilcilerinden biri olan Çağlar, performansıyla “Galataport ruhu”na kadın dokunuşu kattı.

Emma Smith: Cazın İngiliz Zarafeti

Londra’dan İstanbul’a gelen Emma Smith, Galataport sahnesine sofistike bir dinamizm kattı. Kimi anlarda Türk izleyicilere Türkçe seslenmesi, festivalin evrensel ama yerelle harmanlanan ruhunu pekiştirdi.


Richard Bona: Galataport Jazz 2025’in Ritmik Doruk Noktası

Festivalin kapanış performansı Richard Bona’ya aitti. Kamerunlu usta sanatçı, hem sahne hâkimiyeti hem de müzikal derinliğiyle Galataport Jazz 2025’i zirvede tamamladı.

Sanatçının müziği kadar önemli olan bir diğer yönü ise izleyiciyle kurduğu sıcak bağdı. “İstanbul Jazz Festival beni her yıl şaşırtıyor, ama bu Galataport sahnesi başka bir şey,” diyerek İstanbul’a sevgisini dile getiren Bona, festivalin ruhunu tek cümleyle özetledi.


Galataport İstanbul: Sahneye Dönüşen Bir Şehir Alanı

Galataport, yalnızca ticaret ve yaşam alanı değil; aynı zamanda sanata açılan bir sahne olarak yeniden tanımlandı. Festival boyunca restoranlardan teraslara, sahne önünden yürüyüş yollarına kadar her alan birer izleme noktası hâline geldi.

Festival deneyimini daha da özel kılan detaylar:

  • Gün batımında konser başlangıçları

  • Deniz kenarında müzikle bütünleşen yürüyüşler

  • Ailelerin çocuklarıyla güvenle katılabildiği açık alanlar

  • Sanatla iç içe geçmiş gastronomi deneyimi

  • Dijital ekranlarla anlık bilgilendirme


İstanbul Jazz Festival & Galataport: Geleceğe Taşınan İş Birliği

İstanbul Jazz Festival, yıllar içinde İstanbul’un kültür sanat takviminde vazgeçilmez bir yere sahip oldu. Ancak bu yılki Galataport birlikteliği, festivale çağdaş bir yüz kazandırdı.

istanbuljazzfestival.com üzerinden canlı duyurular, sanatçı profilleri, sahne saatleri ve içeriklere erişim, kullanıcı deneyimini katladı. Galataport’un sunduğu dijital altyapı sayesinde ziyaretçiler bilgiye anında ulaşabildi.

Bu iş birliği, sadece bugünün değil; gelecekteki festival deneyimlerinin de yönünü belirliyor.


Ziyaretçi Yorumları: Galataport’ta Jazz Bambaşka

“Emma Smith ve Elif Çağlar arka arkaya sahne alınca İstanbul’da olmadığımı düşündüm. Londra mı burası?” – Nazlı U., 28

“Clementine sanki kalbime şiir yazdı. Galataport bir konser alanı değil; bir sahneymiş, bu akşam anladım.” – Hasan E., 36

“İlk defa jazz festivaline katıldım. Her şey çok profesyonel ve rahatlatıcıydı. Yaz tatilimin en güzel anıydı.” – Sibel T., 42


Seneye Daha Güçlü Dönüş: 2026’ya Geri Sayım Başladı

Henüz festival yeni tamamlanmışken sosyal medya #GalataportJazz2025 etiketiyle doldu taştı. Birçok katılımcı şimdiden 2026 yılı için heyecanla geri saymaya başladı.

istanbuljazzfestival.com adresi üzerinden yapılan değerlendirmeler, memnuniyet oranının çok yüksek olduğunu gösterdi. Bu da Galataport’un cazın kalıcı sahnelerinden biri hâline geldiğini gösteriyor.


Sonuç: Müzik, Şehir ve Sanatın Kusursuz Uyumu

Galataport Jazz 2025, yalnızca bir festival değil; İstanbul Jazz Festival ruhunun, Boğaz’ın manzarasıyla buluştuğu bir deneyimdi. Galataport’un sunduğu olanaklar, sahne alan sanatçıların yetkinliği ve seyircinin katılımıyla, şehirle bütünleşen bir sanat manifestosu hâline geldi.

Bu ruh, Galataport’ta yalnızca iki güne değil, yılın geri kalanına da yayılan bir sanat dalgasının habercisidir. İstanbul’un çağdaş yüzü ve cazın evrensel dili, burada kalıcı bir bağ kurdu.

Boğaz’da Sanat, Yazda Nefes: Galataport Jazz 2025

Cazın Serin Melodileri, İstanbul’un Kalbinde Hayat Buluyor

Yazın sıcak akşamlarında İstanbul Boğazı’nın rüzgârını hissederken, şehre yayılan bir ses var: Galataport Jazz 2025. 14–15 Haziran tarihleri arasında gerçekleşen bu eşsiz festival, hem müzikseverleri hem de sanat tutkunlarını İstanbul’un en gözde sahnelerinden birine davet etti. Sahne, denizle iç içe, gökyüzüyle yan yana… Ve her notasında İstanbul’un ruhu, Boğaz’ın serinliği, yazın hafifliği vardı.

İstanbul Jazz Festival’in modern uzantısı olarak Galataport sahnesine taşınan bu özel etkinlik, yalnızca konserlerle değil, mimarisiyle, konumuyla ve kamusal alan yaklaşımıyla da dikkat çekti. Ücretsiz oluşuyla her kesimden insana ulaşan Galataport Jazz, bu yazı sadece müzikle değil, sanatla nefes alarak hatırlatıyor.

Bu yazıda Galataport Jazz 2025’in tüm yönlerini; sahne alan sanatçıları, atmosferi, İstanbul’un kültürel kimliğini nasıl dönüştürdüğünü ve istanbuljazzfestival.com üzerinden sağlanan dijital deneyimi detaylıca inceliyoruz.


Galataport Jazz: Şehirle Nefes Alan Bir Festival

Müzik, şehirle buluştuğunda gerçek anlam kazanır. Galataport Jazz tam da bu yüzden eşsiz. İstanbul’un kültürel birikimini çağdaş çizgilerle sunan Galataport İstanbul, Boğaz kıyısında konumlanan mimarisiyle cazı yalnızca bir dinleti değil, bir deneyim hâline getiriyor.

Festivalin kalbi olan Doğuş Meydanı, müziğin yalnızca sahneden değil, çevredeki her noktadan izlenebileceği şekilde tasarlandı. İnsanlar açık hava restoranlarında yemek yerken, çocuklar meydanda oynarken, müzik durmadan tüm alanı sardı. Yaz akşamlarının serinliğinde, sanatın sıcaklığıyla nefes alındı.


İstanbul Jazz Festival’in Ruhu: Modern ve Kapsayıcı

İstanbul Jazz Festival, yıllardır şehrin ruhunu müzikle yeniden tanımlayan bir kültürel oluşum. Her yıl farklı alanlarda farklı temalarla yapılan festival, bu sene Galataport Jazz ile bambaşka bir boyuta taşındı.

Neden Galataport?

  • Boğaz manzarası eşliğinde sahne deneyimi

  • Mimari tasarımı ile sesin tüm alana yayılması

  • Kolay ulaşım, merkezi konum

  • Açık hava konserlerine uygun sosyal alanlar

  • Her yaştan ve kesimden izleyiciye açık olması

Galataport Jazz 2025, İstanbul Jazz Festival’in modern, erişilebilir ve çokkültürlü yapısını en iyi yansıtan etkinliklerinden biri olarak öne çıktı.


Selen Beytekin ile Açılış: İstanbul’un Ruhuna Dokunan Notalar

14 Haziran günü festivalin ilk sanatçısı olarak sahneye çıkan Selen Beytekin, yalnızca güçlü vokaliyle değil, Boğaz’a yakışır zarafetiyle de dikkat çekti. Sahne performansında klasik caz standartlarını Türkçe melodilerle birleştiren Beytekin, İstanbul Jazz Festival’in çok sesli karakterini başarıyla temsil etti.

Galataport Jazz sahnesinde ses bulan bu performans, izleyicileri yalnızca müziğe değil, İstanbul’un ruhuna da yaklaştırdı. Açılışın ardından sahnede yer alan her sanatçı, müziğiyle Galataport’un kentsel yapısına yeni bir renk kattı.


Oscar Jerome ile Boğaz’da Ritim Patlaması

Açılışın ardından sahneye çıkan Oscar Jerome, enerjisiyle adeta akşamı aydınlattı. Funk, soul ve cazın iç içe geçtiği performansı, İstanbul’un çokkültürlü yapısına selam niteliğindeydi.

Boğaz kıyısında toplanan izleyiciler, sadece bir konser değil; kolektif bir enerji, açık hava dansı ve şehre yayılan bir sanat dalgası yaşadı. Bu deneyim, yalnızca sahnedeki sanatçıdan değil; Galataport’un sunduğu özgürlükten, kamusal alanın gücünden kaynaklandı.


Benjamin Clementine: Sözler, Duygular, İstanbul

14 Haziran gecesinin kapanışını yapan Benjamin Clementine, klasik cazdan çok daha fazlasını sundu. Şiirsel anlatımı, sahne performansı ve minimalizmle güçlendirdiği duygusal tonu, Galataport Jazz 2025’in zirve anlarından biri oldu.

Clementine’ın Boğaz’a karşı söylediği her söz, İstanbul’un tarihiyle, müziğiyle, insanıyla bütünleşti. Festival, sadece dinlenen değil; yaşanan bir hatıraya dönüştü.


15 Haziran: Kadın Vokallerin Büyüsü

Festivalin ikinci günü, cazın en zarif seslerini ağırladı. Elif Çağlar, Emma Smith ve Richard Bona, 15 Haziran akşamına damga vurdu.

Elif Çağlar: Yerelden Evrensele

Türk caz sahnesinin gururu Elif Çağlar, güçlü sesi ve sahne karizmasıyla Galataport Jazz sahnesini büyüledi. Kendi besteleri kadar klasik yorumlara da yer verdiği repertuvarı, izleyenleri İstanbul Jazz Festival’in köklerine götürdü.

Emma Smith: Londra’dan Boğaz’a Uzanmak

Emma Smith’in sesi, zarafeti ve enerjisi, Galataport’un zarif mimarisiyle bütünleşti. Boğaz’a nazır bir sahnede İngiliz cazı ile tanışmak, festivali uluslararası bir kimliğe taşıdı.


Richard Bona ile Biten Bir Rüya

Festivalin kapanışı, dünya caz sahnesinin yıldızlarından Richard Bona’ya aitti. Sahneye adımını attığı andan itibaren seyirciyle sıcak bir bağ kuran Bona, cazı, funk’ı ve Afrika ezgilerini bir araya getirerek Boğaz kıyısında müzikal bir yolculuğa çıkardı.

Sahne önünde toplanan yüzlerce insanın Bona’nın ritmine eşlik etmesi, Galataport Jazz 2025’in sadece bir konser dizisi değil; bir şehir festivaline dönüştüğünü gösterdi. İstanbul Jazz Festival’in kalbi, bu iki günde Galataport’ta attı.


Galataport’un Kamusal Gücü: Sanat Her Yerde

Galataport İstanbul, yalnızca alışveriş ve yeme-içme alanlarıyla değil, kültür-sanat etkinlikleriyle de şehir yaşamının merkezine oturmuş durumda. Bu yıl Galataport Jazz ile birlikte kamusal alanın ne kadar etkili bir sanat platformu olabileceği kanıtlandı.

Her yaştan insanın rahatça erişebildiği bu alanlarda:

  • Çocuklar için müzik atölyeleri

  • Engelli bireylere özel alanlar

  • Sanat kitapları sergileri

  • Gastronomi noktalarıyla sanat buluşmaları

gibi detaylar, festivalin kapsayıcı yapısını güçlendirdi.


İstanbulJazzFestival.com ile Dijital Deneyim

Festival boyunca istanbuljazzfestival.com adresi, ziyaretçilerin anlık bilgiye ulaşmasını sağlayan dijital merkez oldu.
Buradan kullanıcılar:

  • Günlük program takvimlerini

  • Sanatçı profillerini

  • Sahne saatlerini

  • Harita ve yönlendirmeleri

kolayca takip edebildi. İstanbul Jazz Festival’in dijitalleşen yüzü, Galataport gibi modern bir alanda mükemmel bir uyum sağladı.


Ziyaretçiler Ne Dedi?

“Sadece bir konser değil; İstanbul’u yeniden tanıdığım bir deneyim yaşadım. Galataport Jazz olağanüstüydü.” – Melis K.

“Çocuklarımla geldim, müzik dinlerken rahatça vakit geçirdik. Açık hava sanatına İstanbul’un ihtiyacı vardı.” – Arda T.

“Elif Çağlar’ın sesiyle yaz gecesi hafiflemiş gibi hissettim. İyi ki geldim.” – Selin G.


2026’ya Şimdiden Özlem: Galataport Jazz Devam Etmeli

Festivalin bitimiyle birlikte sosyal medya kanalları Galataport Jazz 2025 paylaşımlarıyla doldu. #GalataportJazz2025 etiketi, binlerce kullanıcı tarafından kullanıldı. Herkesin ortak fikri: “Seneye de aynı yerde, aynı coşkuyla buluşalım.”

İstanbul Jazz Festival ve Galataport iş birliği, yalnızca bu yılın değil, önümüzdeki yılların da en çok beklenen etkinliklerinden birinin temelini attı.


Sonuç: Sanat, Şehir ve Nefesin Birleştiği Alan

Galataport Jazz 2025, yalnızca konserlerden oluşan bir etkinlik değil; İstanbul’un modern yüzü, kültürel hafızası ve sanata duyduğu saygının canlı bir yansımasıydı. Boğaz kıyısında, yazın tam ortasında, nefes alınan bir sanat deneyimi sunuldu.

Cazın evrensel dili, Galataport’un çağdaş sahnesi ve İstanbul Jazz Festival’in köklü kültürü birleşerek benzersiz bir tablo yarattı. Bu tabloyu deneyimleyen herkes, sanatla yeniden nefes aldı.

Leave a Comment

Your email address will not be published.